BİZ V

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hayattaki küçük mutluluklar


+9
optimus prime
mercimek
LigoriN
KOLA
muharrempasha
gurbetci
sebimu
ßuRocK CaN
Çağatay
13 posters

    Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Çağatay
    Çağatay
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1552
    Yaş : 49
    tecrübe değeri : 6689
    Kayıt tarihi : 03/04/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Buğulu Camlar

    Mesaj tarafından Çağatay Cuma Ocak 16 2009, 07:14

    Adam küçüklüğünde ismini buğulu camlara yazardı. Ve ismi, buğunun çözülüşüyle birlikte camdan silinirdi. Yine de o, evlerde, otobüslerde, mağazalarda, bitimsiz bir hevesle, her bulduğu buğulu cama adını yazdı. Buğusuz camlarda, nefesinden yarattığı buğuya verdi nefsini. Ve sonra kağıtlara yazdı, ve sonra kumsallara ve sonra kitaplara... Ama yazdıkları, adını hiçbir zaman kalıcı kılmadı. Hiçbir zaman sonsuza taşıyamadı.


    Ve adam, kazımaya başladı... Ağaçlara, sıralara, kapılara kazıdı... Varlığını taşıyamayan buğuya inat, camdan bir plakete işletti ismini.


    Ve bir gün...

    cam kırıldı...



    Ve adam, çok çalıştı. Zengin oldu. Büyük evler dikti. Adını verdi. Sokaklara benimsetti benliğini. Ama hep bildiği şeyi yaşıyordu: Adının bir gün silineceği gerçeğini... Adı, zamanda kayboluyordu ya da kaybolacaktı.



    Ve tüm yaşamı boyunca, ismini buğulu camlara yazmaktan öteye gedemediğini anladı.



    Ve öldüğünde o, mermere kazılı bir addan ibaretti.



    Ki gelecekte bir an,

    adının iz tutmayan camdan,

    varlığının, varlığından bağımsız olan hayattan silinişi gibi,


    mermer de, ismi de, yitip gitti...


    Korhan Koral

    http://www.siirkolik.com Alıntıdır.
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 17 2009, 13:17

    Metrodaki kemancı...



    Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

    Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

    Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.

    Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

    En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

    Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

    Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...

    Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

    Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 17 2009, 13:29

    sebimu demiş ki:LÜTFEN OKUYUN BEŞ DAKİKA AYIRIN DEGISIK BIR YAZI Smile


    ALLAH'IM..!
    Bu gece ve ötesi
    Geçer mi..? bilmem…
    Bu yaşıma kadar beni böylesi yakan olmadı.
    Nedir başımdaki bu belâ
    nedir gönlümdeki bu keder,
    nedir bu dert,
    neyin cezasını çekiyorum anlayamadım.
    Allah'ım..!
    ne olur bir ışık,bir işaret göster,
    gösterde aklım başıma gelsin…
    Nedendir bu çektiklerim…
    Karşılığı nedir anlıyayım…
    bu gâfil kulun uyansın…
    bu imtihan çok zor sınavını geçemiyorum.
    Bir kulunun oyuncağı oldum…
    oyuncaklıktan kurtulamıyorum…
    Bilirim sen es, demedikçe rüzgâr esmez,
    yerden tek toz tanesi oynamaz,
    sen koydun gönlüme bu sevgiyi bu ateşi
    lütfen yine sen al geri;
    çok acı çekiyorum.
    Rahmeti bol padişahsın
    acı artık gözyaşlarıma
    yarattığın kulunu sevdim
    şahidim çektiğim acılar,
    aşkın dava'ysa şahidi
    o aşk için çekilen acılar,
    şahidim var Allah'ım…
    bitir artık bu gönül davasını bitsin.
    Bu yaşta utanıyorum…
    Kederimden, derdimden sana bahsetmeye
    sen Settar' sın örtersin ayıplarımı
    günahlarımı bağışlarsın…
    senin için zor hiç birşey yok
    beni bağışla senin emanetine hıyanet ettim
    sağlığımı mâaf ı perişan ettim
    gözlerimin ferini …
    saçlarımın telini…
    yollarına gözyaşı dökerek
    senin yaratttığın kulun için
    zâyi ettim senin için değil..!
    cezam çok büyük
    ne olur affet bu aciz kulunu
    hayırda şerde senden
    inancım sonsuz sana
    sende ne olur artık acı şu aciz kuluna
    yanılmayan,
    yanıltmayan,
    aldatmayan,
    aldatılmayan
    tek sensin…
    kurbanım yoluna
    ne olur merhamet et
    bu günahkâr kuluna
    vademi doldur.
    Emanetini al yanına
    yalan dünyada gözümde, gönlümde yok
    senden çok yarattığın
    kulunu sevmemin cezasını çektim.
    Artar'akta hala çekiyorum…
    Çektirme Allah'ım lütfen çektirme
    yarattığın hiç bir kulunada çektirme lütfen...
    Bana bunları çektirenede çektirme
    ben cahilliğine verdim
    o beni yaktı sen onu yakma
    Allah'ım kıyamam ona
    sen sadece sabır ver bana
    sil al içimdeki yakan
    acı veren sevgisini,
    hasretini beni döndür
    sadece ve sadece sana
    senin yoluna..!
    sen herşeye kâdirsin
    herşeye gücün yeter.
    Cehennemini dünyada yaşattı
    ne kaldı mahşerde bana…
    bin pişmanım sevdiğime
    bin pişmanım sevildiğini anlamadığına
    bin pişmanım…
    gönül kâbe'mi binlerce kez ona yıktırdığıma,
    o gönül senin evindi Allah'ım..!
    anlatamadım ben ona dinlemedi
    vurdu, kırdı, görmezden geldi,
    dümdüz üstüne basa,basa geçti
    ah..! üstüne ah..! etti, feryat etti
    gönlümün feryâdını duyurdum ona
    ama anlamadı.
    Bir ben var dedim…
    benden içeri
    sakın onu ah ettirme dedim…
    Beni dinlemedi
    dinletemedim vazgeçiremedim…
    Sonunda bu ahların seni inciteceğini biliyordum
    Benim razılığımın işe yaramayacağını
    senin gönül evini yıkmasının
    cezasının büyük olacağını
    ve hem bu dünyada
    hem ahirette çekileceğini
    söyledim ona
    kulağınla dinledi
    ameline işlemedi nakşetmedi
    elimden dilimden
    hiç bir şey gelmedi
    kifâyetsiz kaldı kelimelerim
    napabilirim bilmiyorum...
    Gönlüme söz geçiremiyorum
    Ah..! diyor başka bir şey bilmiyor.
    Çünki 24 saat cehennem ateşinde yanıyor.
    Ateşte yanan acı çekmezmi..?
    feryat,figan etmezmi..?
    ah çekmezmi..?
    ALLAH'IM...sana sığınıyorum...
    SEN SANA SIĞINANLARI KAPINDAN KOVMAZSIN BİLİYORUM.....
    Nasıl böyle bir yanılgıya düştüm…
    Nasıl bu namus abidesi bedenemi ateşe attım
    nasıl bir sübyan kadar temiz, saf,
    masum gönül evimde ona taht kurdum nasıl
    O ndan başka gözüme göz
    elime el değmemişken
    aklımın ucundan bile
    hiç bir zaman bir başka erkek geçmemişken
    nefsime sabırla gem vurmuşken nasıl
    Nasıl namusumu çalana gönül verdim nasıl
    Gönlüme giren hırsıza
    gönlümdeki tüm hazinemi bağışladım nasıl..?
    Har vurup,harman savursun diye mi..?
    Kıymet bilmeyip yerden, yere vursun diyemi..?
    Sahip olduğu altının kıymetini bilmesin
    küflü paslı tenekelere değer versin diye mi..?
    Ben ona sarraflığı öğretirken,
    hurdacılığı tercih etsin diye mi..?
    Niye ben ona kıyamazken
    o kendine acımadan kıyıyor.
    Niye ben onu gözümden sakınırken
    o kendi gözüne çomak sokuyor.
    Niye ben onu göklere çıkartıp yüceltirken
    o kendini yerlerde süründürttürüyor
    Niye ben ona altın adı takmışken
    o kendine bakır diyenleri tercih ediyor.
    Niye ben ona gerçek sevgiyi aşkı
    halı gibi önüne sermişken
    abdestli ayaklarıyla kanalizasyonda yürümeyi seçiyor.
    Niye ben ona gönül kapılarımı sonuna kadar açıp
    gir gönül tahtına kurul keyfince dedikçe
    o fosseptik kuyularına balıklama atlamaya bayılıyor.
    İşte bu yüzden ben diyorum ki
    bulaşıklı tabaklardan kalan
    yemek artıklarından
    yavan yemeklerden ye'sede
    asla lezzet ve tat almasın.
    Aşkımın ateşinde pişirdiğim…
    sevgimle tatlandırdığım..
    gönlümle yıkayıp temizlediğim…
    ellerimle süsleyip hazırladığım…
    sadece ona özel tabaktaki yemeğin
    lezzetini tadını şimdi ve yaşadığı sürece
    hiç bir yerde ve zamanda
    asla ve kathâ bulamasın.
    Ömrünce görüp göreceği
    tek haz ve tat benimle aldığı olsun
    Tek bedduamda bu olsun..
    o isterse hala çöpe dökülecek
    yemek tabaklarıyla meşgul olsun…
    yalayıp yutsun..!
    Yemesin tertemiz yemek tabağındaki yemekte
    ekşisin bozulsun istiyor.
    ama ben o yemeği
    Allah'ım senin izninle dondururum
    yinede ekşitip çöpe attırmam.
    Yenecek nimet çöpe atılmaz saklanır.
    Bu niyeler nasıllar
    o kadar çok ki..!
    ben hepsini söylemesemde
    sen zaten içimden geçenleri biliyorsun...
    onun içinden geçenleride
    neden ve nasıl olduğunuda
    sen bu iki akılsız ve günahkâr kuluna
    hidâyeti nasip et
    her ikimizi ve cemi cümlemizi
    islah et
    akliselimizi kullanmıyı
    nasip et,
    nasip et,
    nasip et
    Etki..!
    bizlerde huzuruna alnı açık çıkabilelim AMİN...!

    Sad Crying or Very sad What a Face Suspect clown pale
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu C.tesi Ocak 17 2009, 16:16

    muharrem bu yazı daha önce benim tarafımdan eklenmiştir yoksa sen beni okumuyormusun? Arrow
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 17 2009, 16:38

    yaaa okumaz olurmuyum sebimu tabiiki okuyorumda bu aradan kaçmış sanki Very Happy
    muhtemenlen bunuda okumuşumdur daha once. ama bugun çok ii geldi bana. yada denk geldi bugun.
    ;) paylaşımların için
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu C.tesi Ocak 17 2009, 16:47

    hadi öyle olsun bakalım Very Happy bende sana ;)
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Ninenin Mektubu :))))

    Mesaj tarafından sebimu C.tesi Ocak 17 2009, 17:12

    Amanın yavrım,Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş…

    Amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. Alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu yerinde olmalı. Dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. Ee hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. Bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len. Senin nazlı Eminen ne Güne duruyo? Geçenlerde Ekmek ediyodum. Açcık hamurum kaldıydı.

    Emine gelivedi. "Koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun.

    MaşAllah bi olmuş hopur hopur. Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah… Amanın, artanını da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi. Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, Kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim. Giderken de senin hesabiyetine şööle "e gelinim olmecen mi len?"… Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim.

    Amanin misler gibi kokuyo len. Ee öpmek filan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? Seni gavurun p... seni! Emi gel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde. Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum.

    Elimi ardıma kodum. Bizim Zartlak Osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum. Bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. Beni görüvedi, "ninee!" dedi. "Eeey!" dedim. "Gel de bi açcık oynayıvee" dedi. "Beni mi deyyon ay oğlum" dedim. "Heee" dedi. "Uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim. Sen o karını, Gıygıdı İbram'ın gızını böyle şakkıdı şukkudu bi oynatıve!".

    İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde. Gel gari yavrım. Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma.

    Gel gari yavrım, gel gari! He hey Very Happy Very Happy
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 17 2009, 17:20

    sebimu demiş ki:Amanın yavrım,Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş…

    Amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. Alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu yerinde olmalı. Dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. Ee hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. Bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len. Senin nazlı Eminen ne Güne duruyo? Geçenlerde Ekmek ediyodum. Açcık hamurum kaldıydı.

    Emine gelivedi. "Koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun.

    MaşAllah bi olmuş hopur hopur. Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah… Amanın, artanını da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi. Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, Kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim. Giderken de senin hesabiyetine şööle "e gelinim olmecen mi len?"… Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim.

    Amanin misler gibi kokuyo len. Ee öpmek filan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? Seni gavurun p... seni! Emi gel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde. Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum.

    Elimi ardıma kodum. Bizim Zartlak Osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum. Bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. Beni görüvedi, "ninee!" dedi. "Eeey!" dedim. "Gel de bi açcık oynayıvee" dedi. "Beni mi deyyon ay oğlum" dedim. "Heee" dedi. "Uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim. Sen o karını, Gıygıdı İbram'ın gızını böyle şakkıdı şukkudu bi oynatıve!".

    İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde. Gel gari yavrım. Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma.

    Gel gari yavrım, gel gari! He hey Very Happy Very Happy

    zartlak osman - gıygıdı ibramın gızı Very Happy Very Happy
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 17 2009, 17:23

    Dohtor Bey

    Verdigin perhize budur gayratım,
    Bundan başka uyamayong dohtor bey,
    Üç sepet yımırta sabah kahvaltım,
    Teker teker sayamayong dohtor bey!

    İki leğen pilav bir yayıg ayran,
    İster yağlı olsun ister yavan,
    Yanına keseyong beş kilo sovan,
    Yeyong yeyong doyamayong dohtor bey!

    Üç tencere bamya yirim bişince,
    Yirmi tas su içip biraz koşunca,
    Her yanı sökülür garnım şişince,
    Sağlam göynek geyemeyong dohtor bey!

    Sinciye acımdan çogtan ölürdüm,
    Sağolsun gomşular ediyo yardım,
    Bi guzudan fazla yimem söz virdim,
    Ayıp olur cayamayong dohtor bey!

    Bazı az geliyo beş kasa hurma,
    Yedi lahanadan yapıyoz sarma,
    Onuda mı yeding deye hiç sorma,
    Utaneyong deyemeyong dohtor bey!

    Günde iki çuval unum gideyo,
    Avradım her sabah ekmek edeyo,
    Bir gazan fasille gönül ye deyo,
    Artırmaya gıyamayong dohtor bey!

    Senede gırk dönüm bostan ekering,
    Benden başka kimse yimesing dirim,
    Gavını, garpızı gabıglı yirim,
    Acelemdeng soyameyong dohtor bey!

    Bilmem gara Memmed nereye gider,
    Buyumuş gısmatım, buyumuş gader,
    Bi günde yediğim işte bu gadar,
    Daha fazla yeyemeyong dohtor bey!

    Bedirhan Gökçe
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu Paz Ocak 18 2009, 18:39

    Urfalının Biri Mezarında Yatan Babasını Ziyaret ediyor:


    Babo nasısan, eyimisen?
    Gene Fatihayı gaptın, keyfin yerinde.
    Oraları bilmem amma...
    Buraları bura olmaktan çıhmış gayri.
    Mezarıydan galksan,gafayı yersen.
    Öldüğüye sevinirsen...

    Sıra geceleri bitti artık.
    Şindi Bitliste beş minare de yok.
    Hasangalasında caketim de galmamış.
    Hem Urfa dağlarında ceylanlar da gezmiy.
    Herkes: Şak-şuka, şaka da - şuka söylüy...

    Ne mırranın, ne de gayfenin dadı galdı,
    Gayfenin neslisi çıkmış, südü de içinde.
    Gaçak çay da hepden gaçak olmuş,
    Sallama içiyler..
    Ahhh.. Şu gavur icadı televizyon yokmu?
    Tam üç tene eve aldım,gene de acans dinliyemiyem.
    Gumasının yüzünden gocasından ayrılan böyük gız,
    Yaseminin penceresinden bakmazsa göremiymiş.
    Öbür oğlan Gurtlar Vadisi.
    Hele o güççüğü yokmu? Sen görmedin.
    Saçını hep Amerikan kesdiren,
    Gözü, gulağı oynuy namıssızın.
    Acun Firarda diy, başka bişey demiy
    Turizm dersine eyi geliymiş.
    Valla yalan,
    Mahsadı çıbıldak garılara baha...

    Torunun Şehmuzla iftihar etmelisen,
    Aletirik Mehendisi çıktı.
    İş bulamadı, galdırım mehendisiyem diy.
    Galdırım da yok ya, çamırlarda debeleniy, duruy...
    Babo bi de telefon çıkmış,minnacık.
    Şalvarın cebine on tene sığar şerefsizim.
    Tele-fon amma teli,meli yok.
    Eyi bişey de çok yalan söylüy.
    Ben Siloyu tarlada görüyem,
    Aradığın gişiye ulaşılmıy diy.
    Ancaaa foturaf bilem çekiy vallaha...

    Bu cümma rühuya hatim indirecektik;
    Mevlüt Hoca nazlanıy,boğazı ağrıymış.
    Yoh gendini üçaylara hazırlıymış...
    Eve iki tene CD göndermiş,
    Bunuyla gırk hatim iner demiş.
    Eh..Sen de bunuyla idare edersiy.
    Dünya işleri bitmiy.
    Şindi bana müsade;
    Aşağı kepir tarlaya gidiyim.
    Golf oynuyacağım da...
    Very Happy Very Happy Very Happy
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty MUTLULUK TABLOSU

    Mesaj tarafından sebimu Salı Ocak 20 2009, 05:34

    MUTLULUK TABLOSU


    Evini bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan
    Bir çok arkadaşın var demektir

    Faturalarını ödeyebiliyorsan
    Bir işin var demektir.

    Pantolonun biraz sıkıyorsa
    Aç kalmıyorsun demektir.

    Gölgen seni izliyorsa
    Güneş ışığını görüyorsun demektir.

    Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan
    Yürüyebiliyorsun demektir

    Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan
    Konuşma özgürlüğün var demektir

    Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan
    Duyuyorsun demektir.

    Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa
    bir evde yasiyorsun demektir

    Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa
    Isınıyorsun demektir

    Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa
    Yığınla giyeceğin var demektir

    Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa
    Yaşıyorsun demektir

    Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa
    O gün üretici olmuşsun demektir

    VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN!
    MUTLUSUN DEMEKTİR



    MUTLULUK...

    Sorunsuz bir yaşam değil,

    Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu Perş. Ocak 22 2009, 21:51

    1000. mesajı yazan kişi olarak muharrem pasaya teşekkür ediyorum.Smile @
    optimus prime
    optimus prime


    Mesaj Sayısı : 206
    Yaş : 32
    tecrübe değeri : 6005
    Kayıt tarihi : 14/08/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından optimus prime Perş. Ocak 22 2009, 21:55

    Very Happy tebrikler abeee @ @ @ @ @ @
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha Cuma Ocak 23 2009, 07:07

    bom
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Hangi Burc Hangi Mani

    Mesaj tarafından sebimu C.tesi Ocak 24 2009, 13:19

    Koç
    Ben bilirim gerisi boş,
    İstiyorsan peşimden koş.
    Emir almam, ben veririm,
    Önderiyim bu feleğin...

    Boğa
    Tek dileğim vardır
    Bolca para, zengin sofra...
    Çok bir şey mi istediğim,
    Güvencemdir bunlar benim...

    İkizler
    Zekam parlak, dilim oynak,
    Her konuya elim kıvrak,
    Sıkıntıya hiç gelemem,
    Bir de karar verebilsem!...

    Yengeç
    Tez canlıyım, duygusalım,
    Dokunsalar akar yaşım,
    Annem, babam, çocuklarım,
    Ben onlarsız ne yaparım...

    Aslan
    Ben yarattım bu dünyayı,
    Bir de dönse etrafımda!.
    Her dediğim hemen olsun,
    Zenginlik - ün beni bulsun...

    Başak
    Yazdım, çizdim, notlar aldım,
    Her bir şeyi ayarladım,
    Yoktur bende bozuk, yamuk,
    Mükemmeli ben yaşattım...

    Terazi
    Ben müziksiz yaşayamam,
    Hele sevmeden hiç duramam.
    Danışsam da her konuda,
    Bildiğimden şaşmam asla...

    Akrep
    En güçlü şüphesiz benim,
    Herkesi ezip geçerim.
    Hele bana ters yapanı
    Doğduğuna pişman ederim...

    Yay
    Maceradan, maceraya,
    Koşmak asıl işim benim
    Toplarım hep ilim, irfan,
    Bilgeliktir sanım benim...

    Oğlak
    Cimrilik mi, benimkisi?
    Hesabını bilmek gerek.
    Günler aylar düşünürüm
    Kararlarım şaşmaz benim...

    Kova
    Taklitçiliği hiç sevmem,
    İstesem de beceremem,
    Orijinaldir fikirlerim,
    Takip edilecek olan benim...

    Balık
    Bir dünyam var, sırça saray
    Dokunursan kırılırım.
    Ben gelemem gerçeklere,
    Avunurum hayallerle...
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu C.tesi Ocak 24 2009, 13:24

    Oğlak
    Cimrilik mi, benimkisi? No
    Hesabını bilmek gerek. Arrow
    Günler aylar düşünürüm scratch
    Kararlarım şaşmaz benim... Twisted Evil
    optimus prime
    optimus prime


    Mesaj Sayısı : 206
    Yaş : 32
    tecrübe değeri : 6005
    Kayıt tarihi : 14/08/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından optimus prime C.tesi Ocak 24 2009, 14:08

    aslan

    Ben yarattım bu dünyayı,
    Bir de dönse etrafımda!.
    Her dediğim hemen olsun,
    Zenginlik - ün beni bulsun..

    Very Happy Very Happy
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha C.tesi Ocak 24 2009, 14:12

    Başak
    Yazdım, çizdim, notlar aldım, santa
    Her bir şeyi ayarladım, jocolor
    Yoktur bende bozuk, yamuk, lol!
    Mükemmeli ben yaşattım... Twisted Evil
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty evlenmeyi düşünenlere

    Mesaj tarafından sebimu Çarş. Ocak 28 2009, 11:31

    Malum yaz, evlilik döğünlerinin en yoğun olarak yapıldığı aylardır.
    Geçenlerde bazı arkadaşlarla ayaküstü sohbet ederken, yanımıza iki arkadaş geldi. Gelen arkadaşlar evlilik hazırlıklarını yapıyorlarmış. Bu hususta, özellikle bayan olanı, çok hassasmış. Bütün eşyaları, en büyüğünden en küçüğüne kadar, özel olarak yaptırıyormuş. Bütün bunlar olurken, bir yandan da korkuları ve endişeleri de varmış.
    Acaba evlendikten sonra mutlu olabilecekler mi ? diye.
    Yakın arkadaşlarından iki kişi, beş sene flört ettikleri halde, evlilikleri bir yıl bile sürmemiş. Bu olay da onları çok etkilemiş.
    El ele tutuşarak gezen, en önemli şeylerini paylaşan, birkaç yıldır flört ettiklerini bildiğim bu iki kişiye baktım. İçimden 'be hey beni adem! Madem ki endişelerin vardı neden her şeyini paylaştın? Madem paylaştın, o zaman neden hala endişelerin var? Evlenecek olanların bazı mahremiyetleri olması gerekmez miydi'? geçti. Ama onlara şöyle dedim:
    Evililikte nasıl mutlu olunacağını söyleyeyim mi?
    Bana büyük bir heycan ve merakla 'ne olur, lütfen' diye söylediler ki doğrusu ben de bu tavırlarına şaştım. Susuz kalmış kişinin, kendisine nasıl suyu bulacağını söyleyen birine baktığı gibi, aynen öyle baktılar.
    'Tarık Bin Ziyad gibi davranın' dedim.
    Az önce söylediğime ne kadar heycan ve merakla baktılarsa bu sefer de o nispette şaşkın bir şekilde baktılar.
    Bu ismi hiç duymadıklarını bildiğim için, önce Tarık Bin Ziyad'ın kim olduğunu anlattım.
    Tarık Bin Ziyad, ispanyayı fetheden büyük bir komutan.
    Hani '...Allah'a yemin olsun ki, okyanusa ulaşıp atımı suya sürünceye kadar bu niyetimden (İla-ı Kelimetullah'tan) vazgeçmeyeceğim' tarihi sözü söyleyen insan.
    Bindik katralanmış gemilere
    Allah; nefislerimizi, mallarımızı ve ailemizi cennet karşılığında bizden alır ümidiyle...
    Bu uğurda bir şey istesek kolaylaşın bize,
    Hiç aldırmayız, kanlarımızın akıp gittiğine,
    Şayet kavuşursak kavuşulması yüce olan şeye'
    Beyitleri de ona aittir.
    Efendim, Tarık Bin Ziyad, bir rivayete göre, okyanusu geçerek ispanya'ya ayak basar basmaz, bütün gemileri yaktırıyor. Askerlerine de uzun bir konuşma yapıyor. O konuşmanın bir kısmı şöyledir:
    '...arkanızda deniz, önünüzde düşmanlar var. Sizin de kaçacak bir yeriniz yok. Vallahi sabır ve sebattan başka bir şey de yok. Düşmanınızın bütün gücüyle üzerimize geldiği apaçık bir gerçektir. Üstellik yiyecek ve techizatı da boldur. Halbuki bizim kılıçtan başka bir silahımız ve düşmanın elinden alacağımız yiyecekten başka erzağımız yoktur' diyerek konuşmasını şöyle sürdürür: 'En ucuz malın can olduğu bu pazara sadece sizi sürmüyor, bilakis önce kendi canımdan başlıyorum...'
    Eğer arkanızda deniz, önünüzde düşman varsa, tek seçeneğiniz kalıyor: Hayatta kalmak için mücadele etmek.Eğer işe, canınızı da koymuşsanız başaramayacağınız hiçbir şey yok demektir. O zaman ufak engeller, problemler, tabiri caizse, 'vız' gelir.
    Tarık Bin Ziyad, bu düşüncelerle ispanyanın fethine başlıyor. Oranın bir halkı, onların gelişini şu şekilde aktarıyor: Ülkemize gökten mi indiklerini yerden mi çıktıklarını bilmediğimiz bir kavim geldi'
    Sonun da ne mi oluyor? Birçok savaş, birçok mücadele oluyor. 12 bin kişilik Tarık Bin Ziyad'ın ordusu 90 bin kişilik bir düşman ordusunu yeniyor. Ve ispanya müslümanların oluyor.
    Dörtyüzyıllık muhteşem endülüs medeniyetin temelleri, böyle bir inancın, kararlılığın sonucu, atılıyor. Bir görüşe göre, Avrupa medeniyetinin bugünkü seviyesine gelmesinde, endülüs medeniyetinin başat rolü vardır.
    Efendim anlatmak istediğim bu tarihi olay olmadığı için, konuyu burada bitiriyorum.
    Bunu evlenecek arkadaşlara anlatınca pür dikkat kesildiler. Konuşmayı bitirdikten sonra da evilikle olan bağlantısının nasıl kurulacağını merakaver bir şekilde sordular.

    GÜNÜMÜZ EVLİLİKLERİ
    Günümüzde evliliklerdeki sıkıntının önemli bir sebebi, bence, gemilerin yakılmamasıdır. Gemilerin yakılması bir yana, belli aralıklarla dönülüp onlar cilalanıyor. Belki kullanırım, lazım olur diye.
    Burdaki gemi ne oluyor? Erkeğin gemileri, 'beğenmezsem boşanırım, flört ettiğimle çıkarım' sözleridir. Kadın gemileri 'ekonomik bağımsızlığım olsun' 'ayrılırsam kimseye muhtaç olmayayım' 'kendi ayaklarım üstüne durabileyim' 'baba evine giderim' sözleridir.
    İşin ilginç yanı evlenecek olanlar buna benzer gemileri yakmadıkları gibi, anne babalar da gemileri hazırda tutuyorlar. Bu şekilde, çocuğunun mutsuzluğuna katkı yaptıklarının bile farkında değiller. Ebeveyn, bir şekilde kendilerine yansıtılan problemlerden hareketle 'kızım olmuyorsa zorlama dön gel, kapımız açık' 'oğlum, sana başka kız mı yok' diyor. Bu da ebeveynlerin gemileri oluyor.
    Bu düşüncelerle başlayan bir evlilik nakıs bir evliliktir. Birçok problemi de beraberinde taşır aslında.
    Efendim, birçok açıdan,herbir insan bir dünya. Böyle iki dünyanın bir araya gelerek yeni bir yuva kurmaları elbette ki kolay değildir. Hayat yolunda birçok sıkıntı, birçok problem olur, olacaktır da. Yani hayat yolunda sadece güller yok. Dikenler de var.
    Eğer Tarık Bin Ziyad tavrıyla hareket etmez, geriye dönük açık kapı bırakırsanız, bu problemleri çözmek zorlaşır. Pire, deve olur.Eşler, bir problem çıktığında lütfen çözerler, birkaç problem ardı sıra gelince, psikolojik olarak, artık bu evlilik yürümüyor demeye başlarlar.
    Aslında aşılmız olan problemler değildir. Geride yakılmayan gemilerin varlığı, problemleri çözülmez ; geride bırakılan açık kapılar, engelleri aşılmız kılmıştır.
    Eğer gemiler yakılmış olsa, küçük problemler konu bile edilemez. Engeller aşıldıkça bu konudaki yetenekler gelişir problemler de küçülür. Yani olay tersine işlemeye başlar. Bu sefer develer pire olur.
    Şuanda birçok evliliği bitiren problemler, çözümsüz olmaktan çıkar.
    Efendim, kişisel olarak, inandığım bir husus şudur:
    Herhangi bir şeyde başarılı olmak isteniyorsa, öncellikle kişinin o şeyi başaracağına dair inancı taşıması gerekiyor. Yani bunu başaracağım diye inanmasıdır.Hedefe böyle odaklanmalı. Zihninde tereddüt, acabalar olmamalı.
    Böye bir hedefe yoğunlaşmaya, odaklaşmaya rahmet-i ilahi de yardım eder.
    Evlenecek insanlar da eğer mutlu olmak istiyorlarsa bu kararlılıkla hayat yolculuğuna başlamalılar.
    Tarık Bin Ziyad bu inançla başladı, nice aşılamazları aştı, nice çözülmez problemleri, inayet-i ilahiye sayesinde, çözdü. Eğer Tarık Bin Ziyad'ın günümüzde bazı evleneceklerdeki tereddütler olsaydı, bugün ondan bahsetmeyecektik. Belki de endülüs medeniyeti diye bir medeniyet de olmayacaktı.
    Elbetteki mutlu olmanın tek şartı bu belirttiğim hususla sınırılı değildir.Ancak diğer şartların etkili olması, böyle bir kararlılığın varlığıyla mümkün olduğunu düşünüyorum.
    Bundan dolayı, evlilik yolculuğunun başlangıcında kararlılık çok önemlidir. Mademki yeni bir yuva, yeni bir dünya kurma amacı var. Öyleyse ne olursa olsun, yoldan dönmek yok düşüncesi olmalı.
    Evlenecek erkekler, bayanlar yakın gemileri, arkanızda deniz önünüzde düşman dahi olsa. İnanın bütün gemileri yakarak mutluluk size daha yakın olacaktır.





    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Yaslicift
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu Perş. Ocak 29 2009, 13:25

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Image001cp0
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty HiCRAN CEHENNEMi

    Mesaj tarafından muharrempasha Cuma Ocak 30 2009, 22:47

    HiCRAN CEHENNEMi
    Kabemin sanemiydin, saltanat döneminde
    Kalmadi gözlerimde, nemin de önemin de
    Yüce Tanrim, seni de bir zalime zebun etsin
    Sende benim kadar yan, hicran cehenneminde

    Sen de bir gece otur basbasa namerdinle
    öptügün dudaklardan kuyruklu yalan dinle
    Kiyasla öncekinle savasa dur kendinle
    Benden eksik olmasin, acin da matemin de
    Sen de benim kadar yan, hicran cehenneminde

    Senden besbeterine düssün ki muhabbetim
    Gözlerinin önünde oynassin muhannetin
    Sana dersini versin, en rezil ihanetin
    Sende hüsrana ugra ömrünün her deminde
    Sen de benim kadar yan, hicran cehenneminde

    Sen de elin bir anlik zevki ugruna satil
    Sen deryalar bagisla, bir damlaya aldatil
    Bir iki koklan atil, yosma güllere katil
    Dinmesin gözlerinde, elemin de, nemin de
    Sen de benim kadar yan, hicran cehenneminde

    Dostlar basindan irak, bir gönül kazasisin
    Girdigim son günahim, en agir cezasisin
    Sebep sensin, ahini aldiysam rizasisin
    Oyunusun bahtimin en kara döneminde
    Sen de benim kadar yan, hicran cehenneminde

    Kirilan gururumdan, ödün verdigim icin
    Asagilik gönlünden, utanc duy icin icin
    Hep yanil, hep aldatil, sor ama, ama nicin
    Oku intizarimi hem agla, hem amin de
    Sen de benim kadar yan, hicran cehenneminde...
    Cemal Safi...
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty AŞK nedir, neye AŞK denir?

    Mesaj tarafından sebimu Salı Şub. 03 2009, 19:37

    Modern zamanların divan şiiri araştırmacısı efsane insan İskender Pala...

    İskender Pala ile Röportaj

    AŞK nedir, neye AŞK denir?
    Aşk bir sarmaşıktır ve en iyi bir tanımı da budur. Aşk kelimesinin kökeni de oradan gelir. Sarmaşık bir ağacı dıştan sarar, yemyeşil gösterir ama içten içe kurutur. Nice çınarlar, nice selvi boylular aşkın sarmasıyla içten sararmış kurumuştur, dışı yeşil görünür hâlâ.

    Maşuk uğruna ölmek, aşkı ispatlar mı?
    Aşkın ispatı için can vermek en kolay yoldur. Dirilip tekrar can verebilecek, yani aşkı için hergün ölmeyi göze alabilecek olan ise gerçek âşıktır.

    AŞK nasıl bulunur?
    Birdenbire bulunur. Galip Dede, "Birdenbire bul aşkı, bu tufte (armağan) bulanındır" der. Aşk, bir bakıştan ibarettir ve anında bulunur. Çünkü, o kalbin görüşüdür.

    Bir de büyü var. Aşk'ın büyüsü nasıl görünür?
    Aşktaki büyü, kendiniz olamamaktadır. Kendiniz gibi davranmadığınız zaman aşk sizi büyülemiş demektir. Sevgi büyü değildir. Sevgi, duygularımıza hakim olabildiğimiz noktaya kadar, olan şeydir. Büyüleyen kısım aşka varınca geliyor. Mecnunluktur, çılgınlıktır o nokta. Sen sen olmaktan çıkarsan, aşk başladı demektir.

    AŞK bedeni nasıl kuşatır?
    Bu, kalp ile zihnin örtüşmesidir. Kalbin, akla hakim olup oradan gözünüzü, kulağınızı, ihtiyatınızı kapladığı an aşk bütün genleri ve hücreleri kuşatmış demektir.

    Bu noktada mı aşk'ın gözü körleşir?
    Kördür evet. Siz bakarsınız ama gördüğünüz görmek istediğinizdir. Kalbin görmek istediğini görmeye başlarsınız. Çünkü aşk bir bakıştır ve güzelliği sadece siz görürsünüz. Leyla kara kuru bir kızdı ama Mecnun'un gözüyle bambaşkaydı.

    AŞK bir hastalık mıdır ve birgün geçer mi?
    Evet, bir hastalıktır ama bu reddedilecek bir hastalık değildir. Bu hastalığı ömründe bir kez geçirmeli insan... Gerçek aşk ise yarası kapanmıyor. Bugünkü ucuz ilişkiler değil tabiî. Aşkın yarası yanık yarası, kılıç yarası gibidir. Mutlaka kalpte izi kalır.

    Peki, aşk bir teslimiyet midir?
    Evet, teslimiyettir ve hiçbir şekilde soru sormamaktır.

    Aşkı hayatın bir yerinde bulmak insanın kaderi midir?
    Biz aşkı arayan gözle bakarsak aşkı buluruz. Aşk bizi bulmuşsa işte o kaderdir.
    muharrempasha
    muharrempasha


    Mesaj Sayısı : 565
    Yaş : 43
    Nerden : istanbul/üsküdar
    Lakap : sız
    tecrübe değeri : 6138
    Kayıt tarihi : 08/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından muharrempasha Çarş. Şub. 04 2009, 10:30

    BURCLARIN ARAPCASI Smile))

    KOC - Davar-ül Kurban
    BOGA - Sığır-ül Camış
    İKİZLER - Adem-ül Çift-i Aynen
    YENGEC - Mahlükatül Böcekvari
    ASLAN - Mahlükat-ül Vahşi
    BASAK- Nebat-ül Arpa-ü Yulaf
    TERAZİ - Endaze-i Kantar
    AKREP - Haşarat-ül Zehr-i Zıkkım (BU SÜPER YAAA:)))))
    YAY - Silah-ül Zemberek
    OGLAK - Davar-ül Veled-i İnat
    KOVA - Damacana
    BALIK - Mahsülat-ı Derya

    Very Happy
    kurshun-asker
    kurshun-asker


    Mesaj Sayısı : 405
    Yaş : 31
    Nerden : Küçük Çekmece
    Lakap : Uzaylı
    tecrübe değeri : 6050
    Kayıt tarihi : 04/10/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından kurshun-asker Çarş. Şub. 04 2009, 13:57

    şimdide damacana olduk Very Happy
    sebimu
    sebimu


    Mesaj Sayısı : 524
    Yaş : 46
    Nerden : istanbul
    tecrübe değeri : 6067
    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Empty Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün

    Mesaj tarafından sebimu Çarş. Şub. 04 2009, 16:48

    Mizah,Eğlence ve Hüzün - Sayfa 6 Civcivhz4 Very Happy

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Kas. 22 2024, 12:50