TIKLA!!!
+9
optimus prime
mercimek
LigoriN
KOLA
muharrempasha
gurbetci
sebimu
ßuRocK CaN
Çağatay
13 posters
Mizah,Eğlence ve Hüzün
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°26
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Hangi forumda gördüğümü hatırlamıyorum ama burayada taşımak istedim.Bazen oynarım hanımefendi ile
TIKLA!!!
TIKLA!!!
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°27
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Çağatay demiş ki:Hangi forumda gördüğümü hatırlamıyorum ama burayada taşımak istedim.Bazen oynarım hanımefendi ile
TIKLA!!!
artık bende oynuyom
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°28
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Dünkü şiirimin slayt şeklindeki videosu, bu kız iclal kadar güzel seslendiremesede ehh yinede fena sayılmaz
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°29
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
muharrempasha demiş ki:Dünkü şiirimin slayt şeklindeki videosu, bu kız iclal kadar güzel seslendiremesede ehh yinede fena sayılmaz
Youtube bende çıkmıyor
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°30
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Çağatay demiş ki:muharrempasha demiş ki:Dünkü şiirimin slayt şeklindeki videosu, bu kız iclal kadar güzel seslendiremesede ehh yinede fena sayılmaz
Youtube bende çıkmıyor
mail adresini verirsen sana bi program atim. engelli steleri açıyo
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°31
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Başbakan erdoğan bile giriyormuş YOUTUBE ye
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°32
Sen git ask bana kalsın
Her gidisine ayri anlam yüklüyorum, yapma tanri askina!
Ya hep kal benimle söz etme gidislerden, ya da silinsin isminde
cisminde… Oynama benimle, dengemi bozuyorsun. Aski yasa-
yacak yürek birakmiyorsun insanda, böyle degildin sen…ne oldu sana?
Bittiyse heyecanin bileyim ben de. “Seni cok seviyorum”
diye baslayan ve “Ama..” ile devam eden cümleleri duymak-
tan biktim. Seviyorsan seviyorsundur, amasi olmaz bu isin.
üstelik bir cümlede “Ama” varsa bir önceki yarginin hicbir
hükmü yoktur artik. “Seni cok seviyorum; ama, birlikte ol-
mamiz imkansiz…” yaa imkansiz diyebiliyorsan eger sevmiyor-
sun demektir. Bahanelerin arkasina siginma.
insanlarin hayatina sorgusuz sualsiz girip, darmadagin
eden, sonra da hicbir sey söylemeden gitmeye calisanlardan
nefret ediyorum. Böyle misin sen de? Gercekten gitmek mi is-
tiyorsun? Yürekli ol biraz, haydi konus. Söyle gitmek istedi-
gini. iki cift sözü hak etmedimi bu ask? Yasanilan bunca se-
ye hic mi saygin yok?
Ah ben, niye yaniliyorum hep? Niye tam “iste bu” de-
diklerim sömürüyor askimi? Biraz daha mi kati olmaliyim?
Biraz daha mi kapali tutmaliyim kapilarimi?Bazen bu dün-
yadan olmadigimi düsünüyorum. Bu devrin adami degi-
lim. Oyun ceviremiyorum, hesap yapamiyorum. Bana ait
olmayan kisiliklere bürünüp bir plan dahilinde hareket ede-
miyorum. insaniz biliyorum, hepimizin zaaflari var, hepi-
miz egolarimiza boyun egebiliyoruz. iyi de hep beni mi bu-
lacak bunlar?
Hicbir kaygiya yer vermeden, hic bir hesabi düsünmeden
acsaydin bana yüregini iste o zaman görürdün bir askin na-
sil efsaneye dönüsebilecegini. Sen gözlerini kapiyorsun, bir
sen varsin, baksa hic kimseye bakmiyorsun. Her sey senin
cevrende sekillenmeli, her sey sana göre düzenlenmeli. Bece-
remiyorum kusura bakma.
Ask, tam teslimiyet ister. Kendini aksin kollarina ya bira-
kirsin ya da birakmazsin. “Bir yanim disarida kalsin” dedi-
gin noktada aksi bogarsin. Yok edersin o güzelim duyguyu.
Bu yüzden hep cesurlarin isidir ask. Kacislari, yalanlari, ap-
talca oyunlari kabul etmez. Ask; saf, duru insanlari sever. Ka-
fasinda binbir tilki dönenler aski yasayamaz. isteselerde ya-
sayamaz. Arinmalisin. En saf, en duru haline dönmelisin ki
yasayabilesin aski. Kisacasi sevgilim, sana göre degil bu is.
Senin yolun acik olsun, birak ask bana kalsin…
Ya hep kal benimle söz etme gidislerden, ya da silinsin isminde
cisminde… Oynama benimle, dengemi bozuyorsun. Aski yasa-
yacak yürek birakmiyorsun insanda, böyle degildin sen…ne oldu sana?
Bittiyse heyecanin bileyim ben de. “Seni cok seviyorum”
diye baslayan ve “Ama..” ile devam eden cümleleri duymak-
tan biktim. Seviyorsan seviyorsundur, amasi olmaz bu isin.
üstelik bir cümlede “Ama” varsa bir önceki yarginin hicbir
hükmü yoktur artik. “Seni cok seviyorum; ama, birlikte ol-
mamiz imkansiz…” yaa imkansiz diyebiliyorsan eger sevmiyor-
sun demektir. Bahanelerin arkasina siginma.
insanlarin hayatina sorgusuz sualsiz girip, darmadagin
eden, sonra da hicbir sey söylemeden gitmeye calisanlardan
nefret ediyorum. Böyle misin sen de? Gercekten gitmek mi is-
tiyorsun? Yürekli ol biraz, haydi konus. Söyle gitmek istedi-
gini. iki cift sözü hak etmedimi bu ask? Yasanilan bunca se-
ye hic mi saygin yok?
Ah ben, niye yaniliyorum hep? Niye tam “iste bu” de-
diklerim sömürüyor askimi? Biraz daha mi kati olmaliyim?
Biraz daha mi kapali tutmaliyim kapilarimi?Bazen bu dün-
yadan olmadigimi düsünüyorum. Bu devrin adami degi-
lim. Oyun ceviremiyorum, hesap yapamiyorum. Bana ait
olmayan kisiliklere bürünüp bir plan dahilinde hareket ede-
miyorum. insaniz biliyorum, hepimizin zaaflari var, hepi-
miz egolarimiza boyun egebiliyoruz. iyi de hep beni mi bu-
lacak bunlar?
Hicbir kaygiya yer vermeden, hic bir hesabi düsünmeden
acsaydin bana yüregini iste o zaman görürdün bir askin na-
sil efsaneye dönüsebilecegini. Sen gözlerini kapiyorsun, bir
sen varsin, baksa hic kimseye bakmiyorsun. Her sey senin
cevrende sekillenmeli, her sey sana göre düzenlenmeli. Bece-
remiyorum kusura bakma.
Ask, tam teslimiyet ister. Kendini aksin kollarina ya bira-
kirsin ya da birakmazsin. “Bir yanim disarida kalsin” dedi-
gin noktada aksi bogarsin. Yok edersin o güzelim duyguyu.
Bu yüzden hep cesurlarin isidir ask. Kacislari, yalanlari, ap-
talca oyunlari kabul etmez. Ask; saf, duru insanlari sever. Ka-
fasinda binbir tilki dönenler aski yasayamaz. isteselerde ya-
sayamaz. Arinmalisin. En saf, en duru haline dönmelisin ki
yasayabilesin aski. Kisacasi sevgilim, sana göre degil bu is.
Senin yolun acik olsun, birak ask bana kalsin…
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°33
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Ögretmen Msn Adresleri
Tarih ögretmeni
Taaruzdayız @meb.com
İngilizce Öğretmeni
alwayStrYharD @meb.com
Almanca Öğretmeni
HalloMaMa @meb.com
Matematik Öğretmeni
Kosinüs_Kotanjant @meb.com
Geometri Öğretmeni
komsuKenar_Bolu_hipotenUs @meb.com
Din Kül. ve Ahl.Bil. Öğretmeni
walla_hülazim @meb.com
Beden Öğretmeni
kOs_kizim_kOs_oglum_kOs @meb.com
Cografya Öğretmeni
Engebeli_Ovada_Capkinlik @meb.com
Kimya Öğretmeni
atomların_efendisi @meb.com
Fizik Öğretmeni
Mc_Delta_T @meb.com
Biyoloji Öğretmeni
KoNtraktil_hoca @meb.com
Edebiyat Öğretmeni
esdi_nesim-i_nev-bahar_acildi_guller_subhdem @meb.com
Resim Öğretmeni
naturmortun_buyusu @meb.com
Müzik Öğretmeni
biz_heybelide_her_gece_mehtaba_cikardik @meb.com
elektronik öğretmeni
bobin_hayri @meb.com
Tarih ögretmeni
Taaruzdayız @meb.com
İngilizce Öğretmeni
alwayStrYharD @meb.com
Almanca Öğretmeni
HalloMaMa @meb.com
Matematik Öğretmeni
Kosinüs_Kotanjant @meb.com
Geometri Öğretmeni
komsuKenar_Bolu_hipotenUs @meb.com
Din Kül. ve Ahl.Bil. Öğretmeni
walla_hülazim @meb.com
Beden Öğretmeni
kOs_kizim_kOs_oglum_kOs @meb.com
Cografya Öğretmeni
Engebeli_Ovada_Capkinlik @meb.com
Kimya Öğretmeni
atomların_efendisi @meb.com
Fizik Öğretmeni
Mc_Delta_T @meb.com
Biyoloji Öğretmeni
KoNtraktil_hoca @meb.com
Edebiyat Öğretmeni
esdi_nesim-i_nev-bahar_acildi_guller_subhdem @meb.com
Resim Öğretmeni
naturmortun_buyusu @meb.com
Müzik Öğretmeni
biz_heybelide_her_gece_mehtaba_cikardik @meb.com
elektronik öğretmeni
bobin_hayri @meb.com
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°34
Görünüş önemsiz
Küçük bir zenci çocuk şehrin lunaparkında dolaşırken bir satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı. Her renkten ve her biçimden balonlar ışıl ışıl parlıyordu.
Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilmeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu. Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklâm olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tanede beyazını çözdü. Küçük zenci olduğu yerden büyük bir hayranlık içinde ardı ardına uçan rengârenk seyrettikten sonra :
"Baloncu amca" dedi. Acaba bir tanede siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi?
Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek,siyah renkli bir balon çözdü.Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken:
"Yavrum" dedi, "bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir
Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilmeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu. Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklâm olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tanede beyazını çözdü. Küçük zenci olduğu yerden büyük bir hayranlık içinde ardı ardına uçan rengârenk seyrettikten sonra :
"Baloncu amca" dedi. Acaba bir tanede siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi?
Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek,siyah renkli bir balon çözdü.Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken:
"Yavrum" dedi, "bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°35
okumanızı tavsiye ederim
Bir kadın, evinden dışarı çıkar ve uzun beyaz sakallı 3 tane yaşlı adamın evinin önünde oturduklarını görür. Onları tanımaz. "Ben sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız" der. "Lütfen içeriye gelin ve birşeyler yiyin."
"Evin erkeği içerde mi?" diye sorarlar adamlar. "Hayır" der kadın. "O dışarıda." "Öyleyse içeri gelemeyiz" diye cevap verirler. Aksam olup kadının kocası eve geldiğinde , kadın başından geçenleri kocasına anlatır. "Git onlara söyle ben evdeyim içeri gelebilirler" der.
Kadın dışarı çıkar ve onları içeri davet eder. "Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz." der yaşlı adamlar.
kadın öğrenmek ister; "Niye giremezsiniz?" . Yaşlı adamlardan bir tanesi açıklar:
"Onun adı ZENGIN" der bir arkadaşını gösterir, ve bir diğerini işaret eder " O BASARI, ben ise SEVGI." Sonra ekler; "Simdi, içeri gir ve kocanla konuş hangimizi evinizde istersiniz".
Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyunca neşelenir. "Ne güzel!!" der ,"Madem öyle, Zengini içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun." Karısı itiraz eder;
"Canım, niçin Başarıyı çağırmıyoruz?"
Bu sırada konuştuklarını evin diğer köşesinde bulunan gelinleri duyar. Zıplayarak gelir ve kendi fikrini söyler. "Sevgiyi çağırsak daha iyi olmaz mi? Evimiz sevgiyle dolar!"
"Gelinimizin önerisini dikkate alalım" der adam karısına. "Dışarı çık ve Sevgiyi bizim misafirimiz olması için davet et." Kadın dışarı çıkar ve 3 yaşlı adama sorar ;
"Hanginiz Sevgi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol".
Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye baslar. Diğer iki yaşlı adamda onu takip ederler. Kadın şaşırmış bir şekilde Zengin ve Başarıya sorar ; "Ben sadece Sevgiyi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?"
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler;
"Eğer Zengin' i yada Başarıyı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı, ama sen Sevgiyi davet ettin, O nereye giderse bizde oraya gideriz. Nerede Sevgi var ise, orada Başarı ve Zenginlik de vardır...!!!
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°36
Küçük İstavritin Öyküsü
Küçük İstavritin Öyküsü
Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp
hızla atıldı çapariye
önce müthiş bir acı duydu dudağında
gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya...
Aslında hep merak etmişti
denizlerin üstünü
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.
"Dudağı yarıklar" denir,
şanslıdır onlar, hani
görüp de gökyüzünü, insanı,
oltadan son anda kurtulanlar.
Ne çare balıkçının parmakları
hoyratça kavradı onu
küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği.
Oysa, şimdi yüzerken
küçücük yeşil leğende,
cansız uzanıvermiş dostlarına
değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçtiler önünden,
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
yavaşça karardı dünya,
başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi,
beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.
Bir an öylece bakakaldı
Sonra sevinçle dibe daldı.
Gitti tüm kederimi söküp atarak,
teşekkürü de ihmal etmemişti.
Bir kaç değerli pulunu
Elime, avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
"Bir gün dedim, bulursam kendimi
yeşil leğendeki
küçük istavrit kadar çaresiz,
son ana kadar
hep bir umudum olsun diye..."
Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp
hızla atıldı çapariye
önce müthiş bir acı duydu dudağında
gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya...
Aslında hep merak etmişti
denizlerin üstünü
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.
"Dudağı yarıklar" denir,
şanslıdır onlar, hani
görüp de gökyüzünü, insanı,
oltadan son anda kurtulanlar.
Ne çare balıkçının parmakları
hoyratça kavradı onu
küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği.
Oysa, şimdi yüzerken
küçücük yeşil leğende,
cansız uzanıvermiş dostlarına
değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçtiler önünden,
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
yavaşça karardı dünya,
başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi,
beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.
Bir an öylece bakakaldı
Sonra sevinçle dibe daldı.
Gitti tüm kederimi söküp atarak,
teşekkürü de ihmal etmemişti.
Bir kaç değerli pulunu
Elime, avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
"Bir gün dedim, bulursam kendimi
yeşil leğendeki
küçük istavrit kadar çaresiz,
son ana kadar
hep bir umudum olsun diye..."
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°37
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Çağatay demiş ki:Küçük tahtadan bir oyuncağım ben,
Her uçurumdan ateşe atıldığımda.
Yüzümü ipleri elinde tutana dönüyorum,
İplerin gerilmesini beklemek en geçmez dakikalar gibi geliyor bana.
Yüzümü acı ve belirsizlik kaplıyor.
"Ben hazırım"Diyorum.
Sonrası ise tam bir şenlik gibi.
Ateşler, ayaklarımın ve vücudumun üzerinde gezinirken.
Ben ve iplerim dans ediyor onlarla.
Ben küçük tahtadan bir oyuncağım.
Yüzüme vuran alevlere gülebiliyorum.
Çünkü ustam bu alevleri benden daha iyi biliyor...
G.Ç.T
Bunu ben yazdım G.Ç.T imzamdır açıklama gereği duydumda...
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°38
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
adam yepyeni porshe'yi almış deniyormuş.bastıkça hızı artmaktaymış.100,150,200,250.... birden karşısına bir tabela çıkmış:yavaşla 50km aman her seferinde bizi bulur tam gazladık yol çalışmasına denk geldik!söylenip seri bir şekilde vites küçülttmüş 4..3.. arbanın hızı 50 km düşmüş.bir süre böyle bir tabela daha yavaşla 40 km böyle yol çalışmasıda olurmu?söylemeleriyle vitesi daha da küçültmüş. Bir süre sonra yavaşala 30 km yazılı tabela görmüş hızını 30'a düşürümüş.Artık Porshe isyan sesleri çıkartmaya başlamış. Bir tabela daha:Yavaşla 20 km.Neredeyse araba durdu.Yine bir tabela yavaşla 10 km Porshe 1'inci viteste 10 km kadar gittikten sonra bir tabela daha çıkmış.
"YAVAŞLA KASABASINA HOŞGELDİNİZ"
Alıntıdan alıntıdır....
"YAVAŞLA KASABASINA HOŞGELDİNİZ"
Alıntıdan alıntıdır....
ßuRocK CaN- Mesaj Sayısı : 191
Yaş : 28
Nerden : Oda Bilmiyor Nerden Olduğunu =S Ya Ç.Kale Kepez Ya İstanbul Ümraniye
Lakap : bark,BuRocK vs vs...
tecrübe değeri : 5974
Kayıt tarihi : 21/09/08
- Post n°39
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Bir Adam Varmış Çok Üzgünmüş Piskoloğa Gitmiş Demiş Ben Hep Üzgünüm Doktor Demiş Bir Sirkte Paylaço Var O Herkezi Mutlu Eder Git O seni Mutlu Eder Dimiş Adamda Demişki O benim Zaten...
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°40
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°41
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Sebimu seninde bayramın mübarek olsun.Hoş bir kutlama
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°42
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Teşekkür ederim Çağatay
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°43
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°44
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
GERÇEK BİR OLAY!!!
Bir kız ve bir delikanlı bir motosikletin
üzerinde 180Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma
geçiyor;
Kız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum
Delikanlı :Hayır, bak ne kadareğlenceli
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle
Kız : SENİ ÇOK SEVİYORUM, lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp, kendine takar mısın? Başımı cok sıktıı
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
Motorsiklet Kazası; Motorsiklet, fren
arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece
biri kurtuldu.
Gerçek ise şöyleydi; Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti.
Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini ıstemış kendısıne
son defa sarılmasını istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
İşte gerçek AŞKINanlamı da buydu!!!
Peki siz olsaydınız yapabilir miydiniz?
Bir kız ve bir delikanlı bir motosikletin
üzerinde 180Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma
geçiyor;
Kız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum
Delikanlı :Hayır, bak ne kadareğlenceli
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle
Kız : SENİ ÇOK SEVİYORUM, lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp, kendine takar mısın? Başımı cok sıktıı
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
Motorsiklet Kazası; Motorsiklet, fren
arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece
biri kurtuldu.
Gerçek ise şöyleydi; Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti.
Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini ıstemış kendısıne
son defa sarılmasını istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
İşte gerçek AŞKINanlamı da buydu!!!
Peki siz olsaydınız yapabilir miydiniz?
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°45
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
MSN DEN KIZ İSTEME
Talipp:
Slm...
KızEvy:
Slm... Hoş geldiniz.
Talipp:
MSN adresinizi oğlumdan aldım.
KızEvy:
Evet . Kızım söyledi. Bekliyorduk zaten
Talipp:
Sizin evde başka PC var mı? Hanımları da görüşmeye davet etsek
KızEvy:
Tabii ki. Bizim hanım online zaten. Kız da internet cafe de.
Talipp:
Ok...
Kaynana34 konuşmaya katıldı
Oğlananası konuşmaya katıldı
Talipp:
Hanımlar da geldi. Ben bizim oğlanı da davet ediyorum.
ÇılgınDamat konuşmaya katıldı
BirEvinBirkızı konuşmaya katıldı
Oğlananası:
Slm...
KızEvy:
Hoş geldiniz hanım efendi
Kaynana34:
Slm...
Oğlananası:
Hoş bulduk efendim
ÇılgınDamat gönderiyor:
CICEK.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
ÇılgınDamat gönderiyor:
CIKOLATA.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
Kaynana34:
Ay niye zahmet ettiniz? Teşekkürler.
Talipp:
Zahmet ne demek? Çam sakızı çoban armağanı.
Kaynana34:
Nasılsınız? Iyi misiniz? Ben Hacer. Burcu'nun annesiyim.
Talipp:
Iyilik elhamdülillah. Sizleri sormalı.
KızEvy:
Iyiyiz çok şükür.
Kaynana34:
Sizler Mersin'denmişsiniz değil mi?
Talipp:
Evet efendim. Sizler de Istanbul'dan
Kaynana34:
Evet efendim. Biz iki yıl önce gelmiştik Mersin'e Çok güzel bir yer.
Oğlananası:
Güzeldir. Bekleriz bize de.
KızEvy:
Inşallah. Bu yaz güneyi düşünüyorduk zaten
Oğlananası:
Yaza kalmasın diyoruz. Beey ! Hadisene...
Talipp:
Efendim. Hanım haklı. Sebebi ziyaretimiz malum.
KızEvy:
Evet efendim. Malumumuzdur. Başımızın üstündedir. Hoş geldiniz.
Talipp:
Evlatlarımız net üzerinden tanışmış, kaynaşmışlar. Bize de vazifemizi yapmak düşüyor. Allah'ın emri Peygamber'in kavliyle Oğlumuz ÇılgınDamat'a kızımız BirEvinBirKızı'nı istiyoruz.
KızEvy:
Evet beyefendi. Sizin de belirttiğiniz gibi evlatlarımız anlaşmışlar. Eh o zaman bizlere de hayırlısını dilemek düşer.
Oğlananası:
Müsaitseniz eğer gelecek ay aile içinde bir nişan yapalım diyoruz.
Kaynana34:
Bekleriz efendim. Biz nişan için gerekli hazırlıkları yaparız. Istanbul'da kalacak yeriniz yoksa biz ağırlayabiliriz.
Oğlananası:
Yok. Zahmet vermeyelim. Çok kalamayız zaten. Dayımın oğlu var. Bostancı'da oturuyorlar.
Kaynana34:
Ayol ne zahmeti? Aşk olsun. Akraba olacağız sonuçta. Hem Bostancı çok uzak. Biz Avcılar'dayız. Yollarda perişan olursunuz. Yerimiz müsait.
Oğlananası:
Inşallah diyelim o zaman.
Kaynana34:
Inşallah efendim. Kızım! Hadisene.
BirEvinBirKızı:
Tamam anneee!
BirEvinBirKızı gönderiyor:
KAHVE.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
ÇılgınDamat gönderiyor:
SOZYUZUGU.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
Talipp:
Biz müsaadenizi isteyelim artık. Tanıştığımıza memnun oldum.
KızEvy:
Biz de memnun olduk efendim. Şeref verdiniz.
Talipp:
O şeref bize ait. Hoşça kalın efendim.
KızEvy:
OK . Byeee!
Talipp:
Bye!
Oğlananası:
Bye..
Talipp konuşmadan ayrıldı
Oğlananası konuşmadan ayrıldı
Kaynana34:
Bye
BirEvinBirKızı:
Bye
Kaynana34 konuşmadan ayrıldı
KızEvy konuşmadan ayrıldı
ÇılgınDamat:
Bye... Şişşt Burcu kız? Gitme bir yere yaw
BirEvinBirKızı:
Hepsi gitti mi?
ÇılgınDamat:
Gittiler gittiler.Nasılsın aşkım? Çok heyecanlandın mı?
BirEvinBirKızı:
Ay! Ölüyorum zannettim
ÇılgınDamat:
Bak çok korkuyordun. Oldu işte aşkım. Oldu
Talipp:
Slm...
KızEvy:
Slm... Hoş geldiniz.
Talipp:
MSN adresinizi oğlumdan aldım.
KızEvy:
Evet . Kızım söyledi. Bekliyorduk zaten
Talipp:
Sizin evde başka PC var mı? Hanımları da görüşmeye davet etsek
KızEvy:
Tabii ki. Bizim hanım online zaten. Kız da internet cafe de.
Talipp:
Ok...
Kaynana34 konuşmaya katıldı
Oğlananası konuşmaya katıldı
Talipp:
Hanımlar da geldi. Ben bizim oğlanı da davet ediyorum.
ÇılgınDamat konuşmaya katıldı
BirEvinBirkızı konuşmaya katıldı
Oğlananası:
Slm...
KızEvy:
Hoş geldiniz hanım efendi
Kaynana34:
Slm...
Oğlananası:
Hoş bulduk efendim
ÇılgınDamat gönderiyor:
CICEK.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
ÇılgınDamat gönderiyor:
CIKOLATA.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
Kaynana34:
Ay niye zahmet ettiniz? Teşekkürler.
Talipp:
Zahmet ne demek? Çam sakızı çoban armağanı.
Kaynana34:
Nasılsınız? Iyi misiniz? Ben Hacer. Burcu'nun annesiyim.
Talipp:
Iyilik elhamdülillah. Sizleri sormalı.
KızEvy:
Iyiyiz çok şükür.
Kaynana34:
Sizler Mersin'denmişsiniz değil mi?
Talipp:
Evet efendim. Sizler de Istanbul'dan
Kaynana34:
Evet efendim. Biz iki yıl önce gelmiştik Mersin'e Çok güzel bir yer.
Oğlananası:
Güzeldir. Bekleriz bize de.
KızEvy:
Inşallah. Bu yaz güneyi düşünüyorduk zaten
Oğlananası:
Yaza kalmasın diyoruz. Beey ! Hadisene...
Talipp:
Efendim. Hanım haklı. Sebebi ziyaretimiz malum.
KızEvy:
Evet efendim. Malumumuzdur. Başımızın üstündedir. Hoş geldiniz.
Talipp:
Evlatlarımız net üzerinden tanışmış, kaynaşmışlar. Bize de vazifemizi yapmak düşüyor. Allah'ın emri Peygamber'in kavliyle Oğlumuz ÇılgınDamat'a kızımız BirEvinBirKızı'nı istiyoruz.
KızEvy:
Evet beyefendi. Sizin de belirttiğiniz gibi evlatlarımız anlaşmışlar. Eh o zaman bizlere de hayırlısını dilemek düşer.
Oğlananası:
Müsaitseniz eğer gelecek ay aile içinde bir nişan yapalım diyoruz.
Kaynana34:
Bekleriz efendim. Biz nişan için gerekli hazırlıkları yaparız. Istanbul'da kalacak yeriniz yoksa biz ağırlayabiliriz.
Oğlananası:
Yok. Zahmet vermeyelim. Çok kalamayız zaten. Dayımın oğlu var. Bostancı'da oturuyorlar.
Kaynana34:
Ayol ne zahmeti? Aşk olsun. Akraba olacağız sonuçta. Hem Bostancı çok uzak. Biz Avcılar'dayız. Yollarda perişan olursunuz. Yerimiz müsait.
Oğlananası:
Inşallah diyelim o zaman.
Kaynana34:
Inşallah efendim. Kızım! Hadisene.
BirEvinBirKızı:
Tamam anneee!
BirEvinBirKızı gönderiyor:
KAHVE.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
ÇılgınDamat gönderiyor:
SOZYUZUGU.GIF
Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)
Talipp:
Biz müsaadenizi isteyelim artık. Tanıştığımıza memnun oldum.
KızEvy:
Biz de memnun olduk efendim. Şeref verdiniz.
Talipp:
O şeref bize ait. Hoşça kalın efendim.
KızEvy:
OK . Byeee!
Talipp:
Bye!
Oğlananası:
Bye..
Talipp konuşmadan ayrıldı
Oğlananası konuşmadan ayrıldı
Kaynana34:
Bye
BirEvinBirKızı:
Bye
Kaynana34 konuşmadan ayrıldı
KızEvy konuşmadan ayrıldı
ÇılgınDamat:
Bye... Şişşt Burcu kız? Gitme bir yere yaw
BirEvinBirKızı:
Hepsi gitti mi?
ÇılgınDamat:
Gittiler gittiler.Nasılsın aşkım? Çok heyecanlandın mı?
BirEvinBirKızı:
Ay! Ölüyorum zannettim
ÇılgınDamat:
Bak çok korkuyordun. Oldu işte aşkım. Oldu
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°46
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
Daha az vakit geçiriyoruz artık birbirimizle. Ve daha çok hiç ismini bile bilmediklerimizle birlikteyiz.
Uzun uzun yazıyoruz birbirimize.
MSN
CHAT
Birbirimizin ismini bile bilmiyoruz. Her şeyden soyunmuşuz ve bir klavyeyi giyinmişiz. Üzerimize birkaç kablo örtmüşler.
Uzun uzun yazıyoruz birbirimize. Oysa her şey o kadar kısa ki.
BY
Tabii ya ‘Hoşça kal’ öleli çok oldu.
‘Elveda’ çoktan gözden düştü.
BY
Hatta, büyük harflerle bile değil artık ayrılık: by
Kelimeler öldüğü için mi ölüyoruz, yoksa ölüyoruz da kelimeler mi cenazemizi kaldırmaya hazırlanıyor?
İkonlar bir de.
Gülen ikonlar. Ağlayanlar… Kusanlar… Alkışlayanlar… Renk renk, mimik mimik…
Ne çok mimiği varmış insanın diye düşünüyor insan ikonları görünce.
Daha ne kadar uzaklaşabiliriz ki birbirimizden?
Daha ne kadar kısalabilir kelimeler?
İnsan daha ne kadar kaçabilir kendinden?
Daha ne kadar bilgisayarlara gömebiliriz kendimizi?
Daha iki milyon bilgisayarımız bile yok. Daha teknolojik bir hayata bile geçmiş değiliz.
İnternet kullananlar bir avuç.
Ama gelecek internette diyorlar.
Öyle mi sahi; yoksa insanlığın sonu mu?
Sanal bir gerçekliğin, gerçek yanılgılarında düşe kalka ve en çok da düşe kalka cüceleşiyoruz.
Kelimelerimizi yitirdikçe sinirlerimiz şişiyor.
Şiddet her dem kanayan bir yara gibi kanıyor içimizde.
Gerçek hayat sanallaşıyor.
Ama farkına vardığımızda ya öldürmüş oluyoruz ya da ölmüş.
Daha az vakit geçiriyoruz artık birbirimizle. Ve daha çok hiç ismini bile bilmediklerimizle.
Evlerde önümüzdeki dönemde iki televizyondan iki bilgisayara ya da üç dört bilgisayara geçilecek gibi.
Bu sizi korkutmuyor mu?
Ben korkuyorum açıkçası. Hem de çok korkuyorum.
Bir on onbeş yıl sonra insanların birbirine dokunmayı hatırlamayacağı fikri bir sabit fikir gibi yakıyor içimi.
Bir on onbeş yıl sonra bir çocuğun annesine bilgisayardan SLM (selam) diyeceği ürkütüyor beni.
Ve annenin okuldan gelen çocuğuna GNN NSL GCTİ (Günün nasıl geçti) diyeceği fikri boğuyor beni.
Bu örnekleri çoğaltmak bile daraltıyor ruhumu.
Korkmuyor musunuz?
Bilgisayarlar hayatımız girdi gireli, klavyelerde bir insanlık sağanağı altındayız. Bir işgal.
Kimse gerçek değil, herkes gerçek.
Kimse klavyenin başına oturduğunda kendisi değil.
Belki de bu yüzden aşık olup evlenebiliyor insanlar internet ortamında. Ama eksik. İstediğiniz harflerin noktası yok. İstemediğiniz harflerin noktası var. Uzun cümlelerden geçtim, kısa kelimeler bile uzun.
Gülecek misin? Bir ikona bas.
Kızdın mı? Al sana bir kırmızı kafa ikonu!
Daha tam bir gerçek olmadan nasıl bir yalanın içinde hemhal oluyoruz?
Hiç sormuyor musunuz bu soruyu kendinize?
Nasıl bir sağanak bu?
Azap mı, saadet mi= AZP mı SDT mi?
Ben korkuyorum.
Çünkü aşk=AŞK çok kısa bir kelime ve canına çok kolay kıyılabilecek kadar tek hece. AHLAK=AHLK sadece iki hece.
Dokunuş=DKNŞ, sadece üç hece.
Hissi nasıl kısaltacağız. HS mi?
Ya namus?
Ya da vicdan..? VCDN
Utanma=UTNM. Yani Ar. Yok yok AR değil, ‘ar’, ne kadar kısacık bir kelime üstelik.
Sizi korkutmuyor mu bu kısalık ve bu tahta kadar, belki tahtanın da bir ruhu vardır, ruhsuzluk=RHSLK?
Ben korkuyorum.
Çünkü kelimelerimiz çok güçsüz. Çünkü kelimelerimizin bizsiz yaşaması mümkün değil. Kelimeler de çiçekler gibi özen ister.
Sizce öyle değil mi?
Bir ‘Seni seviyorum’ diyebilmek için insanlar ne kadar beklemiştir, hatırlamıyor musunuz?
Bir ‘Oğlum’ demek için.
‘Annem’ demek için yada… Ya da ‘Canım’ demek için.
Ya iffet. Ne kadar kırılgan. İnanmazsanız bir kez de içinizden tekrarlayın.
İFFT
Korkuyorum.
Kelimelerimizi çaldırırken, bize sadece ve kupkuru harflerin kalacağı bir sanal alfabeden, nasıl yeni aşklar çıkaracağız. Nasıl anne baba olacağız. Nasıl yepyeni, vicdanı ve ahlakı olan, iffetli, her dokunduğumuzda bizi yaralamak yerine onaran, ruhu olan ve herkesten emin olacağımız, güvenebileceğimiz, ya da en azından güvenebileceğiz insanların bulunduğu bir dünyayı nasıl yeniden yaratacağız?
Güven=GVN
Ben korkuyorum. Ya siz?
O zmn br yrdn bslmmz lzm= O zaman bir yerden başlamamız lazım. Çünkü bizi esir alacak olan, bizi insanlığımızdan çıkaracak olan kendi sözcüklerini(kelimelerini) yaratıyor.
Sözlerimiz olmazsa nasıl insan olacağız?
Bakın, sessiz harflerden ruhsuz bir ben doğuyor ufukta!
Çok geç klblrz=kalabiliriz!
Rumuz: AU
Ama siz bana Feridun Düzağaç’ın dediği gibi uzun uzun Ali Ulurasba diyebilirsiniz!
*KRKYRM= Korkuyorum
ALİ ULURASBA
__________________
ÖĞÜT
Uzun uzun yazıyoruz birbirimize.
MSN
CHAT
Birbirimizin ismini bile bilmiyoruz. Her şeyden soyunmuşuz ve bir klavyeyi giyinmişiz. Üzerimize birkaç kablo örtmüşler.
Uzun uzun yazıyoruz birbirimize. Oysa her şey o kadar kısa ki.
BY
Tabii ya ‘Hoşça kal’ öleli çok oldu.
‘Elveda’ çoktan gözden düştü.
BY
Hatta, büyük harflerle bile değil artık ayrılık: by
Kelimeler öldüğü için mi ölüyoruz, yoksa ölüyoruz da kelimeler mi cenazemizi kaldırmaya hazırlanıyor?
İkonlar bir de.
Gülen ikonlar. Ağlayanlar… Kusanlar… Alkışlayanlar… Renk renk, mimik mimik…
Ne çok mimiği varmış insanın diye düşünüyor insan ikonları görünce.
Daha ne kadar uzaklaşabiliriz ki birbirimizden?
Daha ne kadar kısalabilir kelimeler?
İnsan daha ne kadar kaçabilir kendinden?
Daha ne kadar bilgisayarlara gömebiliriz kendimizi?
Daha iki milyon bilgisayarımız bile yok. Daha teknolojik bir hayata bile geçmiş değiliz.
İnternet kullananlar bir avuç.
Ama gelecek internette diyorlar.
Öyle mi sahi; yoksa insanlığın sonu mu?
Sanal bir gerçekliğin, gerçek yanılgılarında düşe kalka ve en çok da düşe kalka cüceleşiyoruz.
Kelimelerimizi yitirdikçe sinirlerimiz şişiyor.
Şiddet her dem kanayan bir yara gibi kanıyor içimizde.
Gerçek hayat sanallaşıyor.
Ama farkına vardığımızda ya öldürmüş oluyoruz ya da ölmüş.
Daha az vakit geçiriyoruz artık birbirimizle. Ve daha çok hiç ismini bile bilmediklerimizle.
Evlerde önümüzdeki dönemde iki televizyondan iki bilgisayara ya da üç dört bilgisayara geçilecek gibi.
Bu sizi korkutmuyor mu?
Ben korkuyorum açıkçası. Hem de çok korkuyorum.
Bir on onbeş yıl sonra insanların birbirine dokunmayı hatırlamayacağı fikri bir sabit fikir gibi yakıyor içimi.
Bir on onbeş yıl sonra bir çocuğun annesine bilgisayardan SLM (selam) diyeceği ürkütüyor beni.
Ve annenin okuldan gelen çocuğuna GNN NSL GCTİ (Günün nasıl geçti) diyeceği fikri boğuyor beni.
Bu örnekleri çoğaltmak bile daraltıyor ruhumu.
Korkmuyor musunuz?
Bilgisayarlar hayatımız girdi gireli, klavyelerde bir insanlık sağanağı altındayız. Bir işgal.
Kimse gerçek değil, herkes gerçek.
Kimse klavyenin başına oturduğunda kendisi değil.
Belki de bu yüzden aşık olup evlenebiliyor insanlar internet ortamında. Ama eksik. İstediğiniz harflerin noktası yok. İstemediğiniz harflerin noktası var. Uzun cümlelerden geçtim, kısa kelimeler bile uzun.
Gülecek misin? Bir ikona bas.
Kızdın mı? Al sana bir kırmızı kafa ikonu!
Daha tam bir gerçek olmadan nasıl bir yalanın içinde hemhal oluyoruz?
Hiç sormuyor musunuz bu soruyu kendinize?
Nasıl bir sağanak bu?
Azap mı, saadet mi= AZP mı SDT mi?
Ben korkuyorum.
Çünkü aşk=AŞK çok kısa bir kelime ve canına çok kolay kıyılabilecek kadar tek hece. AHLAK=AHLK sadece iki hece.
Dokunuş=DKNŞ, sadece üç hece.
Hissi nasıl kısaltacağız. HS mi?
Ya namus?
Ya da vicdan..? VCDN
Utanma=UTNM. Yani Ar. Yok yok AR değil, ‘ar’, ne kadar kısacık bir kelime üstelik.
Sizi korkutmuyor mu bu kısalık ve bu tahta kadar, belki tahtanın da bir ruhu vardır, ruhsuzluk=RHSLK?
Ben korkuyorum.
Çünkü kelimelerimiz çok güçsüz. Çünkü kelimelerimizin bizsiz yaşaması mümkün değil. Kelimeler de çiçekler gibi özen ister.
Sizce öyle değil mi?
Bir ‘Seni seviyorum’ diyebilmek için insanlar ne kadar beklemiştir, hatırlamıyor musunuz?
Bir ‘Oğlum’ demek için.
‘Annem’ demek için yada… Ya da ‘Canım’ demek için.
Ya iffet. Ne kadar kırılgan. İnanmazsanız bir kez de içinizden tekrarlayın.
İFFT
Korkuyorum.
Kelimelerimizi çaldırırken, bize sadece ve kupkuru harflerin kalacağı bir sanal alfabeden, nasıl yeni aşklar çıkaracağız. Nasıl anne baba olacağız. Nasıl yepyeni, vicdanı ve ahlakı olan, iffetli, her dokunduğumuzda bizi yaralamak yerine onaran, ruhu olan ve herkesten emin olacağımız, güvenebileceğimiz, ya da en azından güvenebileceğiz insanların bulunduğu bir dünyayı nasıl yeniden yaratacağız?
Güven=GVN
Ben korkuyorum. Ya siz?
O zmn br yrdn bslmmz lzm= O zaman bir yerden başlamamız lazım. Çünkü bizi esir alacak olan, bizi insanlığımızdan çıkaracak olan kendi sözcüklerini(kelimelerini) yaratıyor.
Sözlerimiz olmazsa nasıl insan olacağız?
Bakın, sessiz harflerden ruhsuz bir ben doğuyor ufukta!
Çok geç klblrz=kalabiliriz!
Rumuz: AU
Ama siz bana Feridun Düzağaç’ın dediği gibi uzun uzun Ali Ulurasba diyebilirsiniz!
*KRKYRM= Korkuyorum
ALİ ULURASBA
__________________
ÖĞÜT
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°47
İnsanLarı Gıcık Eden 15 Şey
1 - Bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığında burnun kaşınır.
2 - Yere düşürdüğün bir bozuk para veya bir küçük vida ulaşılması en zor yere yuvarlanır.
3 - İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
4 - Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
5 - Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
6 - Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür. (Kesinlikle bu oluyo )
7 - Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.(her zaman)
8 - Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
9 - Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
10 - Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
11 - Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
12 - Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
13 - Üzerine yağ-reçel sürülmüş bir ekmek kesinlikle en pahalı halıya ve yüzüstü düşer.
14 - Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
15 - Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır
ALINTIDAN ALINTIDIR
2 - Yere düşürdüğün bir bozuk para veya bir küçük vida ulaşılması en zor yere yuvarlanır.
3 - İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
4 - Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
5 - Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
6 - Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür. (Kesinlikle bu oluyo )
7 - Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.(her zaman)
8 - Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
9 - Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
10 - Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
11 - Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
12 - Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
13 - Üzerine yağ-reçel sürülmüş bir ekmek kesinlikle en pahalı halıya ve yüzüstü düşer.
14 - Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
15 - Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır
ALINTIDAN ALINTIDIR
sebimu- Mesaj Sayısı : 524
Yaş : 46
Nerden : istanbul
tecrübe değeri : 6067
Kayıt tarihi : 29/11/08
- Post n°48
Geri: Mizah,Eğlence ve Hüzün
bir tanede benden olsun.markette para ödemek için en az kişinin olduğu sıraya girip, diğer sıradakilerden sonraya kalmak çok sinir bozucu oluyor.
muharrempasha- Mesaj Sayısı : 565
Yaş : 43
Nerden : istanbul/üsküdar
Lakap : sız
tecrübe değeri : 6138
Kayıt tarihi : 08/11/08
- Post n°49
Bağlanmayacaksın Arkadaş...!!!
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
ben bağlanmam diyebilen varmı aramızda???
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
ben bağlanmam diyebilen varmı aramızda???
Çağatay- Admin
- Mesaj Sayısı : 1552
Yaş : 49
tecrübe değeri : 6689
Kayıt tarihi : 03/04/08
- Post n°50
GÜLÜMSÜYORUM
sokakta giderken,kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
gülümsüyorum...
ORHAN VELİ KANIK
gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
gülümsüyorum...
ORHAN VELİ KANIK